Şeyler…

Mek’an’ın sözsüz tiyatro oyunu Şeyler’de, “Modern hayat” içinde bir ilişkinin ve insanların “şeyler” arasında tükenişi, sözsüz, çıplak ve sert bir üslupla sahnede.

“Artık Herkesin Bir Hikayesi Var” Sahnede

"Ay kocaman, at kara Torbamda zeytin kara Bilirim de yolları Varamam Cordoba’ya." Önce sahnenin köşesinden Lorca’nın sözleri yükseliyor ve hep bir ağızdan söylenmeye alıştığımız Livaneli bestesiyle dokunuyor herkese. Sonra sahne aydınlanıyor ve oyun başlıyor. Artık Herkesin Bir Hikayesi Var isimli oyun, bizi Gezi Direnişi günlerine götürüyor, o günleri de bu güne getiriyor, yarına bağlıyor. Oyunu yazan Mehmet Ferit Aka, herkesin... Continue Reading →

“Bizim Kızların Hepsi Aşktan Öldü”

  “Bizim kızların hepsi aşktan öldü. Ölmeyenler de aşktan ölecek. Kimini gerçekten aşığı öldürdü, kimi de onu ararken yol üstünde heba oldu.”       Bakmayın “bizim kızlar” dediğine, bizim kızlar dahil hepimizi anlatıyor aslında o. Uzakta, bilinmeyen bir yerde değil, yanımızda, yöremizde, sokağımızda, evimizde ve ta içimizde olandan bahsediyor.   Bir yandan Aşk yüzyılı... Continue Reading →

Kahvaltıda İntihar

Yemek yemek üstüne ne düşünürsünüz bilmem Ama kahvaltının mutlulukla bir ilgisi olmalı Cemal Süreya "Kahvaltının mutlulukla bir ilgisi olmalı"demiş Cemal Süreya. Yalnız bu kez tam da kahvaltı öncesi, "1000'e kadar sayacağım ve kendimi öldüreceğim" diyen biri var sahnede. Evet, eğer mutluluk varsa bunun gözle görülür şekilde ortaya çıktığı ortamlardan biridir kahvaltı. Yalnız tersi de geçerlidir.... Continue Reading →

Sahnede hayatımızın kırık ve bağlantısız öyküleri

  “Anlamak hoşumuza gitmiyordu; çünkü, anladığımız şeyleri değiştiremiyorduk. Biz, o günlerde işte, tırnaklarımızı yemeye başladık. Birden bedenlerimiz büyüdü. En başından yorgun ve küsmüştük. Biz, küsmüştük. Ne garip, oysa bir çoğumuzun adı, Çağrı, Umut, Barış, Devrim, Savaş veya Özgür’dü. Adlarımızın anlamlarını ezberleyip sonra da unutmaya çalışarak, bedenlerimizi büyüttük. Biz ne savaşabildik, ne de barışabildik dünyayla, ne... Continue Reading →

Mustafa’nın gerçeği sokağın gerçeği

  Bir delikanlı sahnenin ortasında bir sandalyede oturuyor. Oturuyor dediysem, o sandalyede titriyor, kıvranıyor, kasılıyor, terliyor, bir şeyler anlatmaya çalışıyor.  “Biri derdini anlatırsa dinler dediler sizin için, ben olsam dinlemezdim” diyerek orada kendisini dinlemeye gelmiş 100’e yakın insanla da bağ kuruveriyor hemen hikayesinin başlarında. Sokaklarda yaşayan bir delikanlı Mustafa. 6 yıl olmuş yurttan kaçıp da... Continue Reading →

WordPress.com ile Oluşturulan Web Sitesi.

Yukarı ↑